Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmettenÂ
Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten
Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmettenÂ
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten
Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten
Vücûdun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gâm râh-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten.
Muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir
Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten
Hemen bir feyz-i bâkî terk eder bir zevk-i fânîye
Hayatın kadrini âli bilenler, hüsn-i şöhretten.
Nedendir halkta tul-i hayata bunca raÄŸbetler
Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten.
Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kimÂ
Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten
Felekten intikam almak, demektir ehl-i idrâke
Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedâmetten
Durup ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette
Çıkar âsâr-ı rahmet, ihtilaf-ı rey-i ümmetten
Eder tedvîr-i âlem bir mekînin kuvve-i azmi
Cihân titrer sebât-ı pây-ı erbâb-ı metânetten
Kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklarÂ
Fütur etme sakın milletteki zaf u betaetten
DeÄŸildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamıÂ
Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten
Ziya dûr ise evc-i rifatinden iztırâridirÂ
hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten
Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kimÂ
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten
Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kimÂ
Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten
Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyetteÂ
Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten
Ne gam pür âteÅŸ-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyetÂ
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdınÂ
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsinÂ
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
Anılsın mesleÄŸimde çektiÄŸim cevr ü meÅŸakkatlerÂ
Ki ednâ zevki âlâdır vezâretten sadâretten
Vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kimÂ
Ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten
Müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidirÂ
Vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten
Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ey bidâdÂ
Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten
Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyetÂ
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayretÂ
Ezilmez şiddet-i tazyikten tesir-i sıkletten
Ne efsunkâr imiÅŸsin ah ey didâr-ı hürriyetÂ
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
Senindir ÅŸimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etmeÂ
Cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten
Ne yâr-ı cân imiÅŸsin ah ey ümmid-i istikbâlÂ
Cihanı sensin azad eyleyen bin yes ü mihnetten
Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz etÂ
Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten
Kilâb-ı zulme kaldı gezdiÄŸin nâzende sahrâlarÂ
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
Hürriyet Kasidesinin Açıklaması:
çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış görerek
kendi arzumuz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık.
kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz,
mürüvvet sahibi olanlar zavallılara yardım etmekten kaçınmaz.
eÄŸer millet, hor görülmüşse onun ÅŸanına bir eksiklik geleceÄŸini sanma;Â
yere düşmekle cevher, değerinden özünden birşey kaybetmez.
vücudun mayası, vatan toprağıdır;Â
bu vücut, acı ve sıkıntı içinde vatan yolunda toprak olursa, en küçük bir üzüntü duyulmaz.
dünyada zalimin yardımcısı, aÅŸağılık kimselerdir;Â
insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir.
hayatın değerini şöhretin güzelliğinden üstün tutanlar ile
geçici zevklere ebedî feyiz tercih edilir.
insanlarda hayatın uzamasına bunca düşkünlük nedendir;Â
insan emaneti koruyacağı yerde ondan niçin menfaat bekler?
kişi dünyada herkesten kendini alçak görür, ayıplanmaktan kaçınır,
fakat kendi nefsinden utanmaz.
akıllı ve bilinçli olanların, yaptıklarından pişman olup çalışmalarını artırması ve bunlardan ders alması, felekten intikam almak demektir.
baÅŸarının, üstünlüğün deÄŸeri, milletin gönül birliÄŸinde durur;Â
koruma ve kollama eserleri ise ümmetin düşüncesinin çarpışması ile çıkar.
iktidar sahibi bir kiÅŸinin azim gücü, dünyanın bir düzene girmesini saÄŸlar;Â
metanet sahibi kişilerin ayaklarını sağlam basması ile cihan titrer.
kader, her feyzini, her lütfunu bir zaman için saklar;Â
milletteki gevşeklikten, zayıflıktan sakın korkma!
zincire vurulmuÅŸ aslana ayaklarının güçsüzlüğü töhmet deÄŸildir;Â
bu dünyada nasipsiz himmet sahiplerinden talih utansın.
ışık yüksekliÄŸin doruÄŸundan uzaksa çaresizliktendir;Â
tabiat yerde sürünen kabiliyetten utansın.
biz o osmanlılar boyunun ulu soyundanız;Â
mayamız, bütünüyle şehadet kanıyla karılmıştır.
biz o yüce hamiyetli, çalışkan ve güçlü kişileriz ki
bir küçük aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet meydana getirdik.
biz o yüce yaratılışlı milletiz ki
hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha iyi gelir.
hürriyet mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert,
yiğit olan bir insan gayret meydanından kaçar mı?
cellâdın can yakan kemendi acımasız bir ejder bile olsa,
yine bin defa esaret zincirinden daha iyidir.
felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin,
millet yolunda hizmetten dönersem kahpeyim.
bu yolda çektiÄŸim acılar, sıkıntılar anılsın;Â
bunun en basit zevki bile vezirlikten, sadrazamlıktan daha iyidir, yücedir.
vatan, bir vefasız alaycı sevgiliye dönmüş,
aşkına bağlı olanları gurbet acılarından ayırmıyor.
korkudan, yalvarma yakarmadan uzağım;Â
benim yanımda görevim menfaatimden, hakkım hükûmetin kötü niyetlerinden daha üstündür.
ey adaletsiz, milletin yiÄŸitleriyle mücadeleden sakın;Â
senin zulmünün kılıcı hamiyet kanının ateşi karşısında erir.
zulüm ile, iÅŸkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak ne mümkün;Â
eğer kendinde bir güç görüyorsan insanoğlundan idraki kaldırmaya çalış.
gönülde çalışma gevheri, elmas cevherine benzer;Â
ağırlığın tesirinden, baskının şiddetinden ezilmez.
ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin.
gerçi esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk.
ÅŸimdi kalbi fethedecek güç sendedir, güzelliÄŸini gizleme;Â
güzelliğin, milletin nazarlarından ebediyete kadar uzak kalmasın.
ey geleceÄŸin umudu, sen ne can dostuymuÅŸsun;Â
dünyayı bütün üzüntü ve sıkıntılarından kurtaran sensin.
hükmetme çağı senindir, hükmünü dünyaya geçir;Â
allah yüceliğini her türlü belâlardan korusun.
ey yaralı kükreyen aslan, senin gezdiğin güzel sahralar zulmün köpeklerine kaldı,
artık gaflet uykusundan uyan!
Namık Kemal